Salı

KOCA KADIN

Yaş 28, yıllar habersizce geçerken baya baya "Ooo koca kadın" cümlesindeki koca kadın olmuşum.

Bu sabah camdan eski ben'e baktım...
Geçen yıllara...
Eski Selin'e...

Ne de küçüğüm, ufacığım. Anne değilim daha.

Çokta masumum. Çok vericiyim. Benim için mutluluk başkalarını mutlu etmekten geçiyor. Başkaları benim ihtiyaç duyduğum anlarda ne kadar yanımdalar bakmıyorum bile. Koşuyorum herkese. İşine gücüne derdine. Ağlıyorum ya inanbiliyor musun? Başkasının derdi olduğunda öyle benimsiyorum ki ağlıyorum. Herkesin bütün bencilliklerini, nankörlüklerini, hadsizliklerini hep yok saymışım.
Saman alevi gibi kırgınlıklarım hemen affetmişim. Herkese beni eleştirebilme hakkı vermişim "Sen kimsin ki?" dememişim.Beni yargılayan insanlara "Sen önce bi kendine bak" dememişim. Ufak gençlik hatalarımı büyüten büyüklerime "Sizin çocuklarınız bunları yaşadığında ne yapacaksınız?" dememişim. Benden birşey bekleyen dostlarıma "Sen bana ne verdin?" dememişim. Herkesi iyi niyetli kabul edip ona göre yaşamışım. Haddini aşanlara "Hooop sen orda bi dur" dememişim hiç. Ne salakmışım?


Büyük küçük herkesin bana yaptığı ayıpları affetmişim hiç bir şey yokmuş gibi yapmışım ondan hep ruhum dolmuş...Şimdi taşıyor.

 Kimseyi kırmamak için uğraşırken beni mutlu edecek esas şeyleri hep atlamışım. Yapılanlara hep "Önemli değil, sorun değil hepimiz insanız" demiş geçmişim.

Ama bu işler böyle olmuyor biliyor musun? Yaşlandıkça anlıyorsun. Eğer hiç kırılmıyorsan değersiz oluyor hisselerin. Hiç "Hop sen bi dur artık " demezsen salak sanıyor üstüne geldikçe geliyorlar. Verdikçe, daha çok ver, hep ver diyorlar. Bir gün ben ne aldım ki bu kadar veriyorum der elinde kalanlara bakar ve artık vermezsen en kötü sen oluyorsun. İnsansın sonuçta değer verirsen, emek verirsen, zaman verirsen karşılığında en azından bi vefa bekliyorsun.

"Ne kadar özverili" diye kimsenin seni takdir etmesini bekleme. O özveri bir anda insanların gözünde senin zaten yapmak zorunda olduğuna dönüşüp değerini yitiriyor. Oysa aynı katagoride bulunduğun diğer dostlar, diğer çocuklar, diğer her kim varsa, onlar hep istediği gibi davranıyor, kendi mutlu olacakları gibi ve onları kimse seni yargıladığı gibi acımasızca yargılamıyor. Neden biliyor musun? Çünkü bunların tek sorumlusu sensin. Çünkü hep kendinden fazlasını verdin ve bunu insanlara kanıksattın.

Şimdi de eleştiriliyorum,

Henüz evlenmemiş, çocuk telaşına girmemiş aynı zamanda da çalışmak zorunda olmayan (zaman kıtlığını ifade ediyorum) arkadaşlarım tarafından zamansızlıkla suçlandığım oldu? Her ay nerelerdesin diye çalan telefonum o evlendikten sonra sadece bir kere çaldı. :)

Dedem hastanedeyken her gün ziyarete gittiğim için babam bana "Sen benim birtanecik düşünceli kızımsın" dedi. Bir hafta sonra kardeşimin ders notlarıyla kendi iş yoğunluğum dolayısıyla ilgilenmeyi iki gün geciktirdim diye sorumsuz abla olmakla beni yine kendi babam suçladı.

Ben evlenirken yaptığım hazırlıklara kimse koltuk rengi seçimime kadar müdahil olmadı. Hatta sadece düğünüme geldiler. Ama ben yeri geldi Kerem'i bile birilerine emanet edip herkesin herşeyine koştum.

Adamın biri oğlum olmuş 1,5 yaşına bile gelmiş bi Allah sağlıklı ömür versin demedi, ziyaretimize gelmedi. Ama bayramda elini öpmemi bekledi. Ben naptım gittim öptüm :)

Birileri benden hep çok şey isteyip durdu. Kendi verdiklerine hiç bakmadan. Hepsinin canı sağolsun. Mezuniyetimde, anneannemi kaybettiğimde, düğünümde, hamileliğimde, doğumumda vs insanlardan beklediğimi göremediğim çok oldu. Olsun. Hepsinin canı sağolsun.

Sonra şimdiki Selin'e bakıyorum...

Artık umrumda değil biliyor musun?

İstediklerini alamayınca bu kız değişti diyenler çok olacak, oluyor biliyorum. Artık değiştim evet. Kerem'in bir gülümsemesiyle önemli olanın sadece oğlum ve ben olduğunu hatırlayıp beni üzen hiç bir şeye müsade etmiyorum. Gereksiz fedakarlıklara da girişmiyorum. Çünkü Kerem'in mutluluk saçan bir anneye ihtiyacı var. Ben gülüşlerimi şimdi küçücük bir çocuktan alıyorum ne mutlu! Çok şükür. Usta'nın deyimiyle "Şu kainat denilen nesnenin içinde en çok sevdiğim yürek, üzerine en çok titrediğim insan kalbi Kerem'in gögsünün içine takılı olanıdır."

İşte tamda bu yüzden bundan sonra kendime;
çok ince düşünceli olmama, birşeyi istemediğim sürece sırf keyfimden yapmama, hiçbirşeyin hakkında fazla düşünmeme, omuzlarımda ağırlık olacak sorumluluklardan kaçma, gereğinden fazla kıymet vermeme, boş konuşma, boş boş gülme ve boşverme hakkı tanıyorum :) Ohh gönlüme sağlık!

Kimse kusura bakmasın benim bütün enerjime ihtiyacı olan gencecik bir yaşım, bir de oğlum var :) Bir de kocam tabii. :)

Burdan 30 yaşıma selam çakıp, seni iki yıl sonra  hayatımda değiştirmeye başladıklarımla, yepyeni ve çok daha mutlu karşılayacağımın sözünü veriyorum.

Açıyorum şefkatli yüreğimi yine tüm hakedenlere. Ama daha fazla yormuyorum yüreğimi değmeyecek olaylara, kişilere, detaylara, bakışlara.

Kalın mutlulukla...









1 yorum: