Salı

DOĞUMDAN SONRA İŞE DÖNÜŞ HİKAYEM



Doğum iznine çıkarken iş yerim ile izin süremi konuşup anlaşıp aylar sonra görüşmek üzere vedalaştım. Doğum iznine ayrıldıktan iki hafta sonra doğum yaptım. İlk aylar iş aklıma bile gelmedi :) O yüzden hiç nasıl geri döneceğim diye üzülmedim. Kerem'i kontrole götürdüğümüz bir gün hastaneden çıktıktan sonra iş yerimi oğlumla ziyaret etmek istedim. Gittik oğlum iş arkadaşlarımla tanıştı geri döndük. 


Bir kaç saat sonra telefonum çaldı. Arayan müdürümdü, acil bir durum çıkmıştı ve işe dönmem gerekiyordu. Yıkıldım o an... Kerem henüz 5 aylıktı ve biz bütün izinlerimi kullandıktan sonra Kerem 9 aylıkken işe döneceğimi hesap etmiştik hep :( Müdürüme bu olağan dışı durumda onları yüz üstü bırakmayacağımı ama Kerem'in henüz çok küçük olduğunu ve benim henüz hiçbir şeyi planlamadığımı söyleyip ondan beni idare etmelerini bu süreyi geciktirebildiğimiz kadar geciktirmeyi talep ettim. Sonunda Mart ayı iş başı olarak anlaştık telefonu kapattık.



İşte o an... Hiç unutamayacağımı düşündüğüm bi andır, o an... Bir anda gerçeklerle yüz yüze kaldım. Evet vakit gelip çattı... Çok çabuk geçti ama... Ne ara bu kadar zaman geçti? Kerem'e kim bakacak?Nerede bakacak? Dayanabilcek miyim? Çok zor olur mu? Kerem bana küser mi? Henüz çok küçük acaba beni unutur mu? O gün ilk defa düşündüm ciddi ciddi işe geri dönme işini. İşin içinden tek başıma çıkamadım da. Çok az vaktimiz kalmıştı doyasıya beraber geçirebileceğimiz.

İşe başlama evremde Kerem'in bu annenin işe başlaması olayından olumsuz etkilenmemesi için pedagog yardımı aldık  Bu süreci sağlıklı atlatabilmek için ilk olarak Kerem'e bakacak olan kişinin son bir ayımızda bizimle birlikte olması gerektiğini söyledi doktorumuz. Ama biz bunu kısmen uygulayabildik. Çünkü ben hep oğlumla başbaşa kalmak istedim. Daha çok vakitimiz var diye düşünürken işe erken dönecek olmak beni böyle bir psikolojiye sürükledi. Üçüncü bir kişiyi evimizde istemedim. Son bir hafta 10 gün annem sık sık geldi gitti.

Evet Kerem'e annem bakıyor. Annem'in çok çok önemli bir işi olmadıkça bu düzeni değiştirmemeye gayret ediyoruz. Çünkü pedagogun sonraki tavsiyesi çocuğun mümkünse kendi evinde eğer mümkün değilse bile tek bir evde ve standart bir düzende tek bir kişi tarafından bakımının üstlenilmesi gerektiğiydi. Eğer bunu sağlamazsak karşı karşıya kalacak olduğumuz sorunlar aşikar. Öncelikle anneanne ve babaannenin bakım tarzları ve disiplin anlayışları farklı. Sonra bebeğin bakıldığı ortamda kendisini güvende hissedebilmesi için kendi alanı olmalı, eşyaları sabit olmalı bu süreklilik duygusunu yaşamalı. Bunu o kadar önemsiyorum ki Kerem'e annemde bir yaşam alanı oluşturduk. Sadece annemdeyken kullanması için yatak, mama sandalyesi, oyuncaklar (hatta birkaçı evdeki oyuncaklarıyla aynı), mama tabakları ve yine sadece annemdeyken kullanacağı kişisel bakım gereçleri vs ne gerekiyorsa aldık. Annem'in müsait bir dolabını Kerem'in kıyafetleri için ayırdık. Kerem'in orada yabancı hissetmemesi için elimizden gelen her şeyi yaptık. 

 Teoride her şey olması gerektiği gibiydi ama ya pratikte umduğumuz gibi olmazsa diye ben yine de endişeliydim. Zaten anneme emanet edecektim. Belki benden bile iyi bakacaktı, kendinden daha çok Kerem'i düşünecekti değil mi? Öyleydi değil mi? Bu tarz cümleleri kaç kere kurdum bozdum beynimde. İçimde hala bir şey tam olarak tamam değildi. 

Günler su gibi akıp geçti, o gün geldi. Büyük gün... Gece yatmadan Kerem'e kendimce durumu anlattım "Yarın işe gidiceğim, sana anneannen göz kulak olacak, ben akşam geleceğim oyunlar oynayacağız". Anladı mı bilmiyorum :) Uyumadım gece. Sabah kalktım alelacele çıktım evden. O gün hiç geçmedi. Açıp açıp resimlerine, videolarına baktım. Fırsat buldukça aradım. Akşam eve koşarak gittim. Evet gerçek anlamda koşarak :) 

Eve döndüğümüzde Kerem suratıma bakmadı bile oturdum ağladım. Bayağı hüngür hüngür ağladım. Küstü bana dedim. Belki de küsmedi ben psikolojik olarak öyle hissettim bilmiyorum :) Böyle böyle bir ay geçti. Sonra ikimiz de alıştık, O benim bırakıp gitmediğimi anladı, bense bunun normal bir süreç olduğunu. 

Şimdi mi? İşe tekrar başlamamın ardından tam 10 ay geçti. Cuma akşamları haftasonunun gelişini Kerem'le beraber zıplayarak kutluyoruz. Pazar akşamları yarın Pazartesi anne işe gidecek konuşmamızı yapıyoruz. Günleri adlandıramasa da annenin çalıştığı ve çalışmadığı günler olarak öğrendi. Saatin kaç olduğunu bilmese de dönüş saatimizi biyolojik olarak öğrendi. Düzenimiz oturdu. Annesi çalışsa da akşam evinde kendi odasında uyuyacağını biliyor. Annesinin ben olduğumu, anneannesinin ben işteyken ona göz kulak olan kişi olduğunu biliyor. 




Hafta sonlarını O'na ve O'na uygun aktivitelere ayırıyoruz. Ara sıra da olsa babasıyla kendimize özel vakit ayırıyoruz tabii. Bir bebek için uygun olmayan saatlerde bir şey yapmak istiyorsak ya da onun için uygun olmayan yüksek sesli müzik çalan bir mekan belki sinema veya tiyatro gibi, bir yere gideceksek, Kerem'i peşimizden sürüklemiyoruz. Bunu çok sık yapmadığımız için kendimizi suçlu da hissetmiyoruz. Aslına bakarsanız ilk seferler iki saatçik bile olsa suçluluk ve özlem hissedip hemen eve döndük :) Sonra bunun çok normal bir şey olduğunu kabullendik. Çok sık olmamak kaydıyla böyle özel zamanlar geçirmemiz gerektiğini, suçluluk psikolojisine kapılıp boş zamanlarımızın hepsini Kerem'e adarcasına kendimizi yok saymamamız gerektiğini yine pedagogumuz söyledi. Önemli olan kaliteli ve verimli zaman geçirmek diye de ekledi.


Böyle düşününce ayarında olduğu sürece, ara sıra kendine o vakti yaratmak seni yeniliyor, enerjini, tahammülünü arttırıyor. Çocuğunla daha kaliteli bir iletişimin kapılarını aralıyor. Bebeği misafir gibi görmeyi bırakıp aile olduğunuzu anlamanıza yardımcı oluyor.





Hem çalışmak, hem evin yemeği, düzeni, hem bebeğine, hem kendine ve eşine kaliteli zaman ayırmak aslında gerçekten çok zor ve yorucu. Ama mutluyum, böyle çok daha mutluyum. Zamanımın bir dakikası bile boşa geçmiyor. Verimli ve üretken hissediyorum. İçimdeki ses "Devam!" diyor. Yorulup bunaldığımda "Şimdi durma doğru yoldasın."  tabii ki bu doğru benim doğrum, yol benim yolum.

Son olarak bu yolda istediğim gibi yaşayabilmem için her zaman yanımda olan ve her konuda anlayış gösteren en büyük destekçilerim, eşim ve annem başta olmak üzere bütün aile bireylerimize tek tek teşekkür ediyorum. Yaşamak istediğim hayata her zaman saygı duyup bana destek olduğunuz için size minnettarım.



















4 yorum:

  1. keremin güzel annesi aynı duyguları paylaşıyorum seninle.. ne güzel düşünüp ne güzel yazıyorsunuz.

    YanıtlaSil
  2. Türkan hanım :) çok çok teşekkür ederim. Böyle düşünüyorsanız ne mutlu..Yalnız değiliz, aynıyız az çok hepimiz

    YanıtlaSil
  3. Selin hanım tüm annelerin duygularını birebir anlatmışsınız kocaman yüreginize sağlık, Allah evladınızla ve ailenizle mutlu saglıklı kaliteli hayat sürmenizi temenni edirim.

    YanıtlaSil
  4. Çok çok çok teşekkür ederim güzel düşünceleriniz için Fatma hanım :)

    YanıtlaSil